26 Ekim 2017 Perşembe

Gölge ve Kemik || Kitap Yorumu (The Grisha #1)


Adı: Gölge ve Kemik
Yazar: Leigh Bardugo
Orijinal Adı: Shadow and Bone
Sayfa Sayısı: 384
Benim Puanım: 4.00



Onu yalnızca geçmişi... geleceği ise bir tek o kurtarabilir...

"Bekle!" diye sesimi yükselttim ama o çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyenlerden gelen şaşkınlık dolu seslere aldırış etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktım. "Ben düşündüğünüz kişi değilim," diye fısıldadım çaresizce.

Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum!" dedi.


"Zengin fantastik öğelerle oluşturulmuş bir dünya, büyüleyici kurgu ve sizi kendine bağlayan duygusal bir kanca gibi... Sayfaları çevirirken kendinizden geçecek, final sahnesinde tüm tahminleriniz yanlış çıkacak ve doruk noktasında alnınızdan vurulmuşa döneceksiniz!"
Horn Book Magazine

"Bu büyüleyici dünya, içinde birçok tuzak barındırıyor. Mitolojiyle süslenmiş ve inandırıcı karakterlerle güçlendirilmiş roman sarsıcı sürprizlerle heyecanı ve adrenalini zirveye ulaştırıyor. George R. R. Martin ve J. R. R Tolkien hayranlarına özellikle tavsiye edilir."
RT Book Reviews

"Baş döndüren, eşsiz bir dünyada beklenmedik sürprizleri olan muhteşem bir kitap. Fantastik roman severlerin gözdesi olacak."
Library Journal

"Etkileyici betimlemelerle dolu, entrika ve akıl almaz büyülerle süslenmiş, içinde pek çok sürpriz barındıran bu macera aynı zamanda romantizm ile tehlikeli bir tutkuyu da bir arada sunuyor."
Publishers Weekly

"Leigh Bardugo sihirli parmaklarıyla harika bir roman yaratmış. Karakterler oldukça gerçekçi, kurduğu dünya ise bir o kadar egzotik ve hareketli. Fantastik tür okuyucuları bu seriye bayılacaklar."
Booklist


030917
Burada birçok kişi bu seriyi okumuş olsa da benim gibi bekletenler de var biliyorum bundan ötürü kısa bi' konusundan bahsetmek istiyorum.
İki yetim arkadaş sıradan ama kendi çaplarında, onlara has ileride göz yaşartan hakkında konuşacakları anılara sahipler. Büyüdüklerinde biri izci biri de kartograf oluyor. Sonra bir gün kimsenin beklemediği bir şey gerçekleşiyor. İşte o 'bir gün'e geldiğiniz an olaylar başlıyor.
Bu kitap birçok kişinin sevmesine bakılırsa beklentisiz başladığım bir seri oldu. Genelde beklentimi yüksek tutarım ama sanki Grisha serisini sevmeyecekmişim gibi hissediyordum. Bundan önce de Cadı Avcısı'nı okuduğum için ikisi de büyüyle alakalı olduğu için hep kıyaslama yaparım diye de bi' korku vardı içimde. Ama hiçbiri olmadı. Beklediğimden çok hızlı akıp gitti kitap. Cadı Avcısı serisiyle alakası yokmuş zaten.
İlk 300 sayfada çok hızlı akıp çok hızlı gerçekleşti olaylar. Bazı yerler olmasa da olur dediğim oldu bazı yerleri de yazarımız çok hızlı geçmiş, mesela en sonda gerçekleşen o savaş diyebilirim, savaş sahnesinde. Son 20/30 sayfa kadar olaylar bir anda beyninize hücum ediyor sonra bütün o karmaşadan çıkamadan kitap bitmiş oluyor ve "ne şimdi, ne oldu?" diye kalıyorsunuz. Bence yazarın yapamadığı şey heyecanlı kısımlarda bize o heyecanı vermiş olsa da olayları aktaramayışı. Yani o olayı 20/30 sayfaya sığdırmaktansa Alina'nın eğitim kısımlarından birazını azaltıp sonunu biraz daha uzatarak, bize o hissi verebilirdi. Okuduğum distopik, fantastik kitapların olayı budur zaten. Heyecanlı kısımların hissedilmesi. Sanki sen savaşıyormuşsun da bütün bi' yeri sen kurtarıyormuşsun hissi. İşte bu his bu kitabın sorunuydu. Savaş kısımlarında olmamasıydı.
Karakterlere geleceksem, çok durgunlar sanki. Alina'yı ilk çok sevmiştim ne yalan söyleyeyim, sonradan kız bir anda değişti. O kadar saçma hareketlerde bulunmaya başladı ki çıldırmaya başladım. Neden? Bence düzgün bir kız karakteri olabilirdin Alina. İzci olan Malyen'de hissedilmesi gereken, bağra basılması, "ben sana kıyamaaam" dedirten bi' erkek karakter olamadı. İşte hani o son 20/30 sayfa var ya, o kısımlarda oldu, ağlama sebebimdi zaten ama halen "ah be Malyen, kalbime işledin" diyemiyorum. İşleyen tek erkek karakter Karanlıklar Efendisi oldu. Ben ona öylesine odaklanmışım ki, ah be... Bak işte o kalbime işledi ki yine diyorum o son 20/30 sayfa da yapmasaydı da o yaptıklarını okumasaydım, ah be...
Sanırım bu kadar. Başka neyi açıklamam, neyi spoiler'sız bilmeniz gerek bilmiyorum. Hepsi bu kadar olmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder