26 Ekim 2017 Perşembe

Ruhlar Kütüphanesi || Kitap Yorumu (Miss Peregrine’s Peculiar Children #3)


Adı: Ruhlar Kütüphanesi
Yazar: Ransom Riggs
Orijinal Adı: Library of Souls (Miss Peregrine’s Peculiar Children #3)
Sayfa Sayısı: 504
Benim Puanım: 3.5


Tuhaf çocukların hikayesi, serinin üçüncü kitabı Ruhlar Kütüphanesi'yle son buluyor. Olağanüstü güçlere sahip bir çocuk. Ölümcül canavarlardan oluşan bir ordu. Tuhafların geleceği için verilen destansı bir savaş.

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları ile başlayan ve Gölge Şehir ile devam eden macera, Ruhlar Kütüphanesi'nde nefes kesici bir son buluyor. Öykümüz on altı yaşındaki Jacob'ın yeni bir özel güç keşfedip, tuhaf yoldaşlarını sıkı korunan bir kaleden kurtarmak için tarihin içine dalmasıyla başlıyor. Bu yolda Jacob'a, ateşi kontrol edebilen Emma Bloom ve kayıp çocukları bulmakta üstüne olmayan Addison MacHenry adlı bir köpek eşlik ediyor.

Günümüz Londra'sından, Viktorya İngilteresi'nin en korkunç mahallesi olan Şeytanın Arka Bahçesi'nin labirentvari arka sokaklarına seyahat edecekler. Burada, bütün tuhaf çocukların kaderleri belirlenecek. Serinin önceki kitaplarında olduğu gibi, Ruhlar Kütüphanesi heyecan verici fantazi ile daha önce hiç basılmamış eski fotoğrafları ve eşi benzeri olmayan bir okuma deneyimini kusursuz biçimde bir araya getiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)


Beni zorlayan bir kitap yorumunu okuyorsunuz şu an. Nereden ve nasıl cümlelerimi toparlayacağım inanın bilmiyorum.
Hikayem'de attığım paylaşımlardan anlamışsınızdır, kitabı iki haftada bitirdiğimi. Daha doğrusu iki haftada 200'e ulaşmayı başardım. Ulaşmamın ardından 2 gün sonra da kitap bitti.
İnanın zorlu bir kitap. Yani aktığı yere kadar zorladı. Kitabı artık "bitmeli" gözüyle bakmaya başladım. Ve bu kitaptan daha da uzaklaşmamı sağladı. Ya yanlış zamanda kitabı okudum ya da böyle düşünmem gerekiyor. Emin değilim.
200'den sonrasına gelelim hele. Efsane bi' maceraya atılıyorsunuz. Yani, ne olacağını kestiremiyorsunuz da. Bir anda akıp gidiyor çünkü ne olacağını, nasıl bu işin içinden kurtulacaklarını merak ediyorsunuz. Tam BİTTİ diye haykırmak istiyorsunuz ama bitmiyor. Haykırmak diyorum çünkü 200 kadar sayfayla zorlu bir yolculuk çekmişken huzura kavuşmak, bi' oh çekmek istedim. Harbi istedim ama Ransom izin vermedi.
Bana öyle geliyor ki, yazar seriye veda etmek istememiş. Ondan bütün bu uzatmalar. Böyle ayrılamamış, uzasın da uzasın istemiş. Bu açıdan bakınca haklı yazar, bende bırakmak istemezdim doğrusu. Ama bir kitabı yerinde bitirirseniz o kadar sevgiyle kucaklanırlar.
Bir kısım var, spoiler kısmında bahsetmek istiyorum, gereksiz gelmesiyle beraber "yazmasaydı olur muydu?" diye sorunca da kendime cevabı veremiyorum. Bu kitap aşırı derece de "bilemiyorum"larla dolu.
Sıktığını dile getirdim ama bence yanlış kelime kullanmışım. Gereksiz yerler vardı demeliydim baştan beri. Gereksiz olaylar olmasaydı resimlerle beraber yazarımız bu kitabı 400'le kapatırdı. Herkeste bağrına basardı. Basardınız değil mi? Olay akışı kötü değildi çünkü. Konu da saçma değildi ki özgün bir konusuyla birçok serinin önüne geçiyor diye düşünüyorum.
Kitaba veda ederken harbi hüzünlendim ki sulu gözlü olduğumu artık birçoğunuz biliyor. Bilmeyenler de bilsin bence. 🙊
Ne kadar üçüncü kitap için arafta kalsamda bu seri benim için özgün bir distopik seri, karakterleriyle kalbe taht kurduracak bir seriydi. Enoch'u bile özleyeceğim. Mektupları, vintage ortamı, fotoğrafları, her şeyi özleyeceğim.
Bu yorumu yazarken fark ediyorum. Özlenecek listem uzuyor.

SPOILER

İlk 200'ü atlattık şükür. Neydi o bir türlü çocukların yerini bulamamaları? Dolambaçlı, gereksiz yollardan geçip gittiler, Emma'nın bazen saçma hareketleri vs. resmen zorlaştırdı her şeyi.
Şu kısma gelelim, yazarın tam sayfa 409'la beraber yaptığı şeye anlam veremedim. Hayır ben tam her şey düzeldi, bitti gitti kafasına girerken birden Bentham kardeşi Caul'ün yanına gidiverdi, Peregrine yine esir alındı ve her şey başa sardı. Yine başka bir döngü başka bir yer ve yine olaylar. Bu sefer şükür olaylar sıkıcı değildi ama gerekli miydi işte? Bilmiyorum, Ruhlar Kütüphanesi'ne gitmeselerdi kitabın adıyla beraber bütün masal gereksizleşebilirdi gerçi. Hatta bu sefer "saçma" bile denebilirdi. Kendi kendime cevabı vermiş gibi oldum şu an. Okurken ödevlere adım atacağım için beynim tamamen bitmesine odaklıydı, aşırı yanlış bi' zamanlama. Üzüldüm gerçekten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder