30 Ekim 2017 Pazartesi

Uçurtma Avcısı || Kitap Yorumu


Adı: Uçurtma Avcısı
Yazar: Khaled Hosseini
Orijinal Adı: The Kite Runner
Sayfa Sayısı: 375
Benim Puanım: 5.00


Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
(Tanıtım Bülteninden)
O kadar dokunaklı bir hikayeye giriş yapıyoruz ki, "çok ağladım. çok sevdim, çok acı bir tat bıraktı" tarzında yorum almasaydım bu kadar dokunaklı bir hikayeye şahit olacağımı düşünmezdim.
Kitabın diline ilk değinmek istiyorum. İlk başta konuya adapte olsamda dili biraz tuhaf geldi. Sonrasında yazar kendini kaptırdı. Gayet dil oturdu. Yazarın zaten ilk kitabıymış Uçurtma Avcısı. Kitabın sonlarına doğru öğrendim bunu. Çok şaşırdım doğrusu. İlk kitaba göre harika bir kurgu harika bir kitap Uçurtma Avcısı.
Kurgu demişken, yazar Afganistan'da doğup büyümüş. O da Emir gibi göç etmiş. Yani kitabın içinde gerçekleşen politik olaylardan sebep olacak gerçekten yaşanmış bir hikayeyi okuyormuşuz hissi verdi yazar. Bunu birçok insan yaşamıştır. Hatta kitabı bitirdikten sonra Google'a "Uçurtma Avcısı yaşanmış bir hikaye mi?" diye arattığınıza eminim.
Yazar, kitabı ağzından okuduğumuz Emir'i ilk nefret ettirip sonra telafi etme çabasına girmiş sanki. Affettirdi mi kendini? Şahsen affedebilirim, ama yaptıklarını hayatta unutmam. Hasan'ın ondan çektiklerini düşününce, Hasan'ın harika bir insan olup bir kere ses çıkarmayışına, ikisinin arasında gerçekleşen tek taraflı dostluğa bakınca, bilmiyorum, Emir affedilebilir ama güvenilir mi sonrasında, kafa patlatılacak bir soru. 
Afganistan'da yaşananları düşünüyorum da, hiçbir zaman bunlar bitmiyor. Şu anda da devam ediyor başka ülkelerde, geçmişte de oldu, gelecekte de insanlık yok olmadığı sürece devam edecek. Kitapta geçen bir cümle vardı, çocuklar çocuk ama çocukluğunu yaşayamayan çocuklar. O kadar kötü oldum ki, hele yetimhaneye gittiklerinde gerçekleşen o olay. Cesetlerin dışarıda çürüyor olması. Herkesin ülkesini bırakıp gitmesi, gidemeyenlerin sonu bir bombanın bir kurşunun ya da bir idamın değil de açlıktan olması. O kadar ayrıntıya soktu ki beni kitap. Şu an yaşayan ülkelerde ki çocukları düşünüyorum sadece. Doktor olup yardım etmeyi o kadar çok isterdim ki, yanlarında olmayı. Çocuk olduklarını hatırlatmayı. "Siz çocuksunuz, çocukluğunuzu yaşamalısınız sadece."
Ama hayat.
Emir'in yaptığı nasıl yanında kalmadıysa inşallah şu anda tüm kötülüğe el atmış insanlarında yanında kalmaz bu dünyada.
Afganistan kültürü çok ilginçti. Kültürlerine olan bağlarını çok sevdim. Amerika'da da devam ettiriyor olmaları çok hoşuma gitti. Batı'ya gidip Batılılaşmadılar. Kültürü bırakmamak çok önemli doğrusu. Kitapta bu olayların geçmesine sevindim. Bazı şeyleri hatırlattı.
Genel kurguya değineceksem, ya da genel kitaba, çok sevdim. Geç okuduğumu düşünüyordum bundan ötürü kendimi nedense kötü hissediyordum. Herkes okumuş ben neden elime alıp okumuyorum diyordum ki 7. sınıfa geçtiğim bir vakit kampta, bir arkadaşımız okuyordu bu kitabı. Çok sevdiğini söylemişti. Ama kitap beni kendinden uzaklaştırıyordu nedense. Dili bana ağır gelecekmiş gibi hissediyordum. Sanki elime aldığım an bırakacakmışım korkusu vardı oysa seveni çok. Sanırım seveni bol olduğu için korkum vardı. Bütün bu korkularımın gittiğini bilin arkadaşlar. Boşuna korkmuşum. Dili mükemmel, kitabın kendiside akıp gidiyor. Ayrıca geç kalmışım korkusu da aşırı saçmaymış. Bu kitabın yaşı yok. Ha 30 yaşında yeni tanışmış ol ha 50. Her yaşta her defasında okunabilecek bir kitap. Ama tabii ne kadar erken o kadar erken gözünün açılması demek bence. İnsana çok şey katıyor çünkü.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder