8 Aralık 2017 Cuma

Alice Harikalar Diyarında || Kitap Yorumu



Adı: Alice Harikalar Diyarında
Yazar: Lewis Carroll
Orijinal Adı: Alice's Adventures in Wonderland
Sayfa Sayısı: 112




Alice Harikalar Diyarında, yazıldığı tarihten bu yana geçen yüz elli yılı aşkın süre boyunca, edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğini hep korudu. Hem çocuk hem de yetişkin edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu kitap, hayal gücü zenginliğiyle küçük okurlara büyülü bir dünya sunarken, yetişkinler için bu büyüsünü içerdiği sembollerin anlam derinliğiyle gösterdi. Adının edebiyat tarihine altın harflerle yazılmasına yol açan eserleri kadar, matematikçi ve mantıkçı kimliğiyle de tanınan Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında kurgusu, metne serpiştirilmiş bilmecelerle okuru da kitabın bir kahramanı kılar. Alice Harikalar Diyarında hem çocuklar hem de macera dolu naif çocukluğunu özleyen ve yıllara meydan okuyan bir mantık labirentinde kendine sorular sormaktan çekinmeyecek okurlar için Modern Klasikler Dizisi’nde yerini alıyor.


Kitabın yorumunu aslında kısa ve öz bir şekilde girmeyi düşünüyordum ama aslında tartışmaya yol açan bir kitap olduğunu gördüm. İlk önce 30-40 sayfa kala Goodreads'tan yorumlara bakmak istedim. Bileniniz vardır Instagram adı @okuyanbirirmak, onun yorumuna denk geldim. Beklemediğim şekilde uyuşturucudan veya yazarın küçük kızlardan hoşlandığından bahsetmiş ve bende kitabı bitirdikten sonra araştırma yapma isteğimi aklıma yazdım. 
BBC sitesini okudum da kitabın bu kadar değişik tartışmalara veya anlamlara gittiğinden harbi haberim yoktu.
İlk önce yazarın gerçek adının Lewis olmadığını belirteyim, ben bilmiyordum şahsen. Asıl adı Charles Dodgson.

Şahsen bu kesiti okurken baya şaşırdım. Cinselliğin c'sini okurken aklıma getirmedim ki düşünüyorum boy uzamayı cinsel organa benzetilmesini, doğrusu bana saçma geliyor.

Diğer kesit ergenliğe adım tartışmasından bahsediyor. "Daha ince ve ayrıntılı okumalarda Alice’in yolculukları cinsellikten ziyade bir çocuğun ergenliğe adım atması olarak da görülebilir. Kahramanımız, büyük değişime uğrayan vücudunda kendisini rahat hissetmemektedir; benliği istikrarını yitirmiş, kimliğine dair şüphe duymaya başlamıştır. Otoriteye karşı mücadele etmekte, rastgele olduğunu düşündüğü kuralları, etrafındaki insanların tavırlarını, hatta ölümü anlamaya çalışmaktadır."

Ölümü anlamasını bilemem ama diğer söylenen şeyleri doğru bulabilirim. Alice'in ikide bir soru sorup irdelemesi kendini tanıma yolunda olan bir ergen kızı tanıtıyor olabilir yazar.

"Bazı eleştirmenler de Alice’i siyasi bir alegori olarak görüyor. Kahramanımız Beyaz Tavşan’ın arkasından zıplayıp çabuk sinirlenen bir kraliçenin yönettiği ve kaotik bir yargı sistemi olan tuhaf bir aleme düşüyor. Burasının Kraliçe Victoria’nın yönettiği İngiltere’yi çağrıştırmak üzere tarif edildiğini söyleyenler var."

Ve çağımıza göre bir yorum eklemişler; "Charles Dodgson gündüzleri fakültede matematik dersleri veriyordu. Bu nedenle hikayedeki aritmetik ve geometrik çağrışımların şaşırtıcı olmaması gerekir.
Alice’in Çılgın Şapkacı’nın bilmecelerini ve Kraliçe’nin kriket oyununu çözmeye çalışması gibi çabalarını siz de denediğinizde bunların herhangi bir maksadının ya da cevabının olmadığını görürsünüz.
Dodgson mantık insanı olsa da Harikalar Diyarı mantıksızlığın hüküm sürdüğü yerdir. Belki de onun bu yaratıcı kitabının içerdiği asıl mesaj buradadır: Dünya, beklentilerin karşılanmadığı çılgın bir yerdir; her şeyde bir anlam aramak yerine kendini doğal akışa bırakmak daha doğru olabilir."

Son cümleye katılıyorum, sanırım. Yani, filmi izleyeli baya oldu fakat ben kitabı okurken filmden kesitlerin birçoğu canlana canlana okudum ve bu o kadar güzeldi ki. Eğlendim. Altta ki o mesaj neyse gerçekten bir mesaj varsa ben onu okurken algılamadım doğrusu. Tamamen hayal gücünün sınırsızlığına şahit olarak okumaya devam ettim. Ve beni filmi izlerken ki vakit gibi çok eğlendirdi. Bence bu olayları düşünmeden okumak en iyisi. Kitabın sonunda da her şey net bir şekilde ortaya çıkıyor zaten ki beklenen sondu.
Çok derine inmemeye çalışın arkadaşlar. Gerçekten kesitte ki son cümle gibi okurken akışına bırakın. Eğlendiğinizi göreceksiniz diye umuyorum.

Ayrıca anladığım kadarıyla nedendir bilinmez birçok kişi kitabın dilini tuhaf bulmuş. Ben genelde bir kitaba başlarken çoğu zaman dilden ötürü bi' en az 30-50 sayfa adapte olmaya gider. Ama bu kitapta ilk sayfada kendim kitapla beraber akıp gittim bi' baktım 40'a gelmişim. Hiç zorlamadı beni hatta düşünüyorum daha ne kadar basit çevrilebilir diye. Diğer yayınevlerinin de çevirilerini merak ediyorum ama.
Eklemek istediğiniz bir şeyler varsa yorum bırakın mutlaka. Yorumda olmayan ilginç bilgilere de açığım. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder